Yıllarca İran'ın nükleer enerji konusunda sahip olduğu yetenekleri Kuzey Kore veya Rusya marifetiyle elde ettiği söylendi. Meğerse bu büyük bir yalanmış. Hiçbir ülkenin böylesi kıymetli bir nimeti üçüncü bir ülkeyle paylaşma cömertliğinde bulunmayacağı açıktır. İran kırk yıllık bir zaman zarfında elde etmiş olduğu bütün bilimsel ve teknolojik ilerlemelerini ülkesinin ve İslam'ın gelişmesi uğruna mücadele veren gayretli evlatlarına borçluymuş. Batılı teknoloji

IŞİD adı altında yeni ve oldukça tehlikeli bir kötülük başkaldırmıştı. İslam kılığına bürünmüş olan bu kötülük, siyahlar giyiniyor ve üzerinde "La İlahe İllalah" yazan siyah bir bayrak taşıyordu. İslam yolunda olduklarını iddia eden bu kötülük, Irak ve Suriye'ye girmiş; çocuk, kadın, yaşlı ve genç demeden önüne her geleni, dinine ve milliyetine bakmaksızın katlediyordu. Ayrıca bölgede bulunan yüce şahsiyetlere ait türbeleri

 Rahman ve Rahim olan Allah'ın Adıyla."(Resûlüm!) Sen, Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et! Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve O, hidayete erenleri de çok iyi bilir." (Nahl-125)  

İmâm Humeynî'nin (ra) Velâyet-i Fakih kitabındaki en temel vurgu kitabullah olan Kur'an-ı Kerîm'e, Allah Resûlü'nün (saa) sünnetine ve yine Allah Rasûlü'nün (saa) Ehl-i Beytinedir (as). Rahmetli İmâm, yapmış olduğu İslâm devrimi ile Allah Resûlü'nün (saa) sünnetlerini ihyâ etmiştir. Bu kitabu okuduğumuz zaman Allah Resûlü'nün (saa) en büyük sünnetinin İslâmî devlet olduğunu bilfiil müşahade etmiş olmaktayız. Bu eser, Sünnet'in Kur'an'ın pratiği

  Annelerinden önce meleklere tebessüm eden,Anne diyemeden hayata elveda diyen,Masum bebeklerin yurdu...Bebeklerin kundaklara değil,Kefenlere sarıldığı yer...Uluslararası hukukun iflas ettiği,İnsan haklarının hiç uğramadığı mekan...Gazze arzın semalara açılan kapısı,Cennet bahçesi, asrın Kerbela’sı...