İslam’ın ve insanlığın ezelî düşmanları, tarihin her döneminde olduğu gibi günümüzde de insanlığın, fıtrat dini olan İslam’ı benimsemelerini engellemek için her türlü hileye başvurmakta; İslam’ı halkların nazarında kötü göstermek için çok yönlü plan ve programlar yürütmekte; bilhassa Batı dünyasında İslamofobiyi yaymak için ciddi mesai harcamakta; İslamofobiye ivme kazandırmak için de astronomik paralar harcamakta ve kendi elleriyle kurup yine kendilerinin finanse ettikleri terör örgütleri vasıtasıyla da bu amaçlarına ulaşacaklarını düşünmektedirler.

İşte adına IŞİD denilen tekfirci terör örgütü de dünya Siyonizm’inin başının altından çıkan ciddi bir projedir. İslam ile zerre alakası olmayan bu örgüt, İslam ülkelerinde İslam adına türlü cinayetler işledi ve bu cinayetlerde İslam’ın sembolü olan “Allah-u Ekber” nidasını lekelenmek istedi. Lakin Muhsin Hoceci gibi İslam’ın insaniyet mektebinde yetişen bahtiyar insanlar, meydana indi ve İslam’ın onuru için mücadele edip yüce Mevlalarının davetine şehadetle lebbeyk dediler. Onların şehadeti bu insan bozması vahşi canavarları müslüman hatta Ehl-i Sünnet (!) göstermeye çalışanlara Haydarî bir darbe olup indi. Onların şehadetleriyle tüm insanlık, bu vahşi canavarların gerçek yüzünü gördü. Onların kanının bereketiyle insanlık bu habis yapıların arkasında duran küresel güçleri ve Siyonist mihrakları da tanıma fırsatı buldu.

İşte bu eserde o bahtiyarlardan biri olan ve IŞİD’e esir düşüp vahşice katledilen Muhsin Hoceci’nin yüksek ahlakına, basiret ve cesaretine, şehadete susamışlığına, kendisini İslam’a adamışlığına, kıymetli eşi başta olmak üzere ailesinin eşsiz sabır ve tevekkülüne ve insanı hayretler içerisinde bırakan teslimiyetlerine şahitlik edeceksiniz.